
İsrail’in Gazze’ye yönelik yeni hava saldırıları, 400’den fazla Filistinlinin ölümüne neden olarak Ocak ayında müzakere edilen ateşkesin artık geçersiz hale gelmesine yol açtı. Çocuk hakları savunucusu Defence for Children Palestine adlı grubun yaptığı açıklamada, bombardımanda 174 çocuğun hayatını kaybettiği bildirildi. Açıklamada, “Bugün, Filistinli çocuklar için tarihin en ölümcül günlerinden biri,” denildi.
Yeniden başlayan bombardıman, İsrail’in ateşkes şartlarını defalarca ihlal etmesinin ardından geldi. Bu saldırılar, Birleşmiş Milletler tarafından hazırlatılan ve 13 Mart’ta yayımlanan bir rapordan sadece birkaç gün sonra gerçekleşti. Raporda, İsrail’in “Filistinlileri bir grup olarak fiziksel olarak yok etmeyi amaçlayan yaşam koşullarını kasıtlı olarak oluşturduğu” belirtiliyor. BM’nin Filistin Topraklarında Bağımsız Uluslararası Soruşturma Komisyonu tarafından hazırlanan rapor, İsrail’in 7 Ekim 2023’ten bu yana “sistematik olarak cinsel, üreme sağlığına yönelik ve diğer toplumsal cinsiyete dayalı şiddet biçimlerini” kullandığını ileri sürüyor.
Raporda, annelere ve çocuklara yönelik kasıtlı eylemlerden söz edilerek, Gazze’nin başlıca tüp bebek merkezi olan Basma Tüp Bebek Kliniği’nin yok edilmesi “Roma Statüsü ve Soykırım Sözleşmesi’ne göre soykırım eylemi” olarak değerlendiriliyor. Komisyon, “Bu eylemlerin Gazze’deki Filistinlileri bir grup olarak, kısmen ya da tamamen yok etmeyi amaçladığı ve bu durumdan çıkarılabilecek makul tek sonucun bu olduğu” sonucuna vardı.
Uluslararası Adalet Divanı (UAD), Güney Afrika’nın Aralık 2023’te İsrail’i Gazze’de soykırım yapmakla suçlayarak açtığı davada henüz nihai kararını vermedi. Ancak Ocak 2024’te Divan, Gazze’deki Filistinlilerin “soykırımdan korunma hakkının makul temellere dayandığını” ifade ederek, İsrail’in bu durumu önlemek adına uyması gereken geçici tedbirleri açıkladı. Bugüne dek İsrail’in bu uyarılara kulak verdiğine dair bir kanıt bulunmuyor.
Ekim 2024’te BM İnsan Hakları Komitesi’ne hitap eden özel raportör Francesca Albanese, “Bir soykırımı soykırım olarak adlandırmanın önemli olduğunu” söyledi. ICJ’nin (UAD’nin) hukuki yaklaşımını not ettikten sonra şunu vurguladı: “Soykırımı yalnızca olaydan sonra tanımlamak, onu önlemez.” Bu nedenle, onun bu yaklaşımına katıldığını ifade etti.
Komisyonun raporu, uluslararası kuruluşların ve yasa koyucuların Filistinli anne ve çocuklara yönelik İsrail şiddetine dikkat çektiği ilk olay değil.
Mart 2024’te, Birleşmiş Milletler’in Filistinli mültecilere yardım kuruluşu UNRWA’nın genel komiseri Philippe Lazzarini, X (eski adıyla Twitter) üzerinden şu açıklamayı yaptı:
“Bu bir çocuklara karşı savaş. Onların çocukluğuna ve geleceğine karşı bir savaş.”
Lazzarini, rakamların “akıl almaz” düzeyde olduğunu belirterek, Gazze’de sadece dört ayda öldürülen çocuk sayısının, son dört yıldaki tüm küresel çatışmalarda ölen çocuklardan fazla olduğunu söyledi.
İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları boyunca bu durum devam etti. 7 Ekim 2023 ile 15 Ocak 2025 arasında, Gazze Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre, hayatını kaybeden 46.707 Filistinlinin en az 18.000’i çocuklardan oluşuyor. Bu rakamların eksik tahminler olma ihtimali yüksek çünkü çok sayıda cenaze hâlâ enkaz altında bulunuyor.
Çocukların çoğu doğrudan askeri saldırılarla hayatını kaybetti. İsrail, Gazze’ye tahmini 85.000 ton patlayıcı bıraktı; bu patlamalar doğrudan vuruşlar, bina çöküşleri, yangınlar ve toksik maddelerin solunması sonucu Filistinlilerin ölümüne yol açtı. Doktorlar ayrıca çocukların drone saldırıları ve keskin nişancılar tarafından, özellikle baş ve göğüs bölgesine ateş edilerek öldürüldüğüne dair kanıtlar bildirdi.
2 Mart’ta İsrail, Gazze’ye insani yardım girişini engelledi ve açlık ile susuzluğu askeri strateji olarak kullandı. 15 Mart’ta UNICEF’in raporuna göre, Gazze Şeridi’nin kuzeyinde 2 yaş altı çocukların %31’i akut yetersiz beslenme sorunu yaşıyor. Ayrıca, akut yetersiz beslenmeye bağlı çocuk ölümlerinde “dramatik bir artış” gözlemlendi.
İsrail’in tıbbi ve diğer altyapıyı yok etmesi, bulaşıcı hastalıklar ve bulaşıcı olmayan durumlar nedeniyle “dolaylı ölümlere” sebep oldu. Nisan 2024’te Frontiers bilim dergisinde yayımlanan bir rapor, Gazze’deki çocukların %90’ından fazlasının enfeksiyon hastalıklarından etkilendiğini ortaya koydu. Ayrıca, yerinden edilmiş ailelerin kış koşullarında hayatta kalmaya çalışırken hipotermiden dolayı birçok bebek ölümü yaşandı.
Geleceği Öldürmek
Normalden çok yüksek olan çocuk ölüm oranının kısmen sebebi demografik yapıdır. 2022 sonunda Gazze nüfusunun yaklaşık %47’si 18 yaşın altındaydı. UNICEF’e göre, çocuklar genel olarak “susuzluk, ishal, hastalık ve yetersiz beslenmeye karşı daha hassastır” ve 23 aylıktan küçük bebeklerin beslenme ihtiyaçları “kilogram başına, hayatlarının diğer herhangi bir döneminden daha fazladır.”

Ancak bu argümanların sorunu, Gazze’deki çocuk ölüm oranlarını sanki yalnızca doğal faktörlerin bir yansımasıymış gibi göstermeleridir. Oysa durum böyle değil. Bu ölümler, İsrail’in Gazze’deki askeri saldırganlığının doğrudan sonucudur.
İsrail, yoğun nüfuslu bölgelerde güçlü patlayıcıları sistematik olarak kullanmakta ve “Where’s Daddy?” gibi yapay zeka takip sistemleri aracılığıyla, Filistinlileri ailelerinin evlerinde kasıtlı olarak hedef almaktadır. Çocuk sağlığına ilişkin kapsamlı bilimsel veriler göz önüne alındığında; açlığı savaş yöntemi olarak kullanmak, insani yardımları aktif şekilde engellemek ve yaşamı sürdüren altyapıları yok etmek, çocuk ölümlerinin orantısız biçimde artması sonucunu doğurmaktadır.
Filistinli çocuklar kasıtlı olarak öldürülmektedir. Bu durum, İsrail devleti tarafından açıkça ifade edilmiştir.
Bu hafta Netanyahu hükümetinde polis bakanı olarak yeniden atanan Itamar Ben-Gvir, ordunun “açık ateş” talimatını savunarak şöyle demiştir:
“Kadınların ve çocukların sınır bölgesine yaklaşmasına izin veremeyiz… Yaklaşan herkesin kafasına kurşun sıkılmalıdır.”
Ocak ayında ise milletvekili ve Knesset başkan yardımcısı Nissim Vaturi, Gazze’de doğan her çocuğun “doğduğu andan itibaren zaten bir terörist” olduğunu söylemiştir.
Ancak çocuklar, toplumlarının geleceğe dair umutlarını ve hayallerini temsil eder. Gazze’de çok sayıda çocuğun öldürülmesi sadece zorla nüfus azaltma değildir; bu, toplulukları istikrarsızlaştırma ve Birleşmiş Milletler’in öngördüğü kurtuluş ve geri dönüş hakkı için olan umutlarını yok etme çabasıdır.
Gazze’deki Filistinli çocuklar, yaşadıklarını dünya kamuoyuna anlatmaktadır. Şahit oldukları öldürme, yaralanma ve açlık, İsrail’in sadece “kendini savunduğu” fikrine karşı güçlü bir karşı anlatı oluşturmuştur. Uluslararası insancıl hukuk, “Silahlı çatışmalardan etkilenen çocukların özel saygı ve korumaya hakları vardır” demektedir.
Ancak Gazze’de, çocuklar binlerce sayıyla öldürülmektedir.